nefs-i emmâre

hafiz
bedene bırakılmış,bir yönüyle latif ve manevi,diğer yönüyle cismani olanla irtibatlı bir cevher olan nefis,insandaki kötü sıfat ve huyların kaynağı olarak kabul edilmiştir.
nefsin bitkisel,hayvani ve insani olarak 3 tane yönü vardır.bitkisel nefis gıdalanma,büyüyüp gelişme; hayvani nefis his ve arzu ile hareket etme,insani(akli) nefis ise idrak gücüne sahiptir.

nefs-i emmâre ;nefsin ilk aşamasını ifade eden en temel vasfı inkâr,şirk,şüphe ve nifaktır.hiç çekinmeden günah işleyen ve bundan pişmanlık duymayan emmâre nefsin yedi özelliği vardır;
1-cehalet
2-mal sevgisi
3-kendi dışındakilere önemsememe ve değer vermeme
4-cüretkârlık
5-hayâsızlık
6-daima kendini haklı gösterme
7-dünyaya düşkünlük
nefsin kötülüklerinden kurtulmak için nefsi tanımak ve
onunla mücadeleye başlamak şarttır.
nefisle olan mücadelede kişi göz,dil,kulak,el,,ayak,mide, ve cinsel uzvunu muhafaza etmeye gayret eder.
muhasebe bu uzuvlarıyla yapıp ettiklerini sürekli kontrol etmek gözden geçirmektir.murakabe ise hakk'ın huzurunda olma bilincini oluşturmaya çalışmaktır.

google

mad
bugün dünyanın en büyük arama motorlarından biridir ve çevrimiçi varlığını sürekli olarak genişletmektedir. Ancak, Google'ın artan etkisi ve tekelleşmesi, bir dizi eleştiriyi de beraberinde getirmektedir. Google kullanıcı gizliliğine ilişkin yeterli özeni göstermemektedir. Google, kullanıcıların arama geçmişleri, kişisel bilgileri ve çevrimiçi davranışları gibi önemli verileri toplamakta ve işlemektedir. Bu durum, kullanıcıların mahremiyeti ve özel bilgilerinin korunmasına yönelik endişelere neden olmaktadır. ayrıca Google'ın algoritma sistemi tarafından manipüle edilebilmesi sakıncalı bir durumdur. Google'ın arama sonuçları, algoritma sistemine dayalı olarak oluşturulur ve bu nedenle belirli bir yöne doğru manipüle edilebilir. Bu, özellikle siyasi içeriklerde veya tartışmalı konular hakkında bilgi ararken, kullanıcıların doğru bilgiye erişmelerini zorlaştırmaktadır.

avukat

bulut bey
avukat kelimesi sözlükte ''Mesleği hukuki işlerde ücret karşılığı yol göstermek, hakkı savunmak olan, kendisine kanunen savunma hakkı tanınmış kimse'' anlamına gelir http://lugatim.com/s/AVUKAT.

avukat kelimesi esasen latince bir kelime. Latinceden italyancaya geçmiş. avvocato kelimesi italyancadan dilimize girmiş. daha eski tarihlerde avukatın karşılığı olarak ''muhami'' kelimesi kullanılmış.

avukatlığın ilk olarak antik yunan'da ortaya çıktığı söylenir. sokrates'in savunması ilk müdafaa olarak değerlendirilir. bu hususlar işin doğrusu pek de önemli değil en azından benim için.

bizde ortaya çıkışı tanzimat fermanının ilanı ile birlikte olmuştur. tabi bu tarihlerde ortaya çıkan 'vekillik' , 'müdafiilik' vasıfları profesyonel ruhsatlı bir kamu görevi, bir iş kolu olmayıp 'dava vekilliği' , 'müdafii' gibi kavramlarla ortaya konulmuş ve bu görevlerin icra edilebilmesi için mektep mezuniyeti şart koşulmamıştır. cumhuriyet'ten önce de bir kısım illerimizde baro kuruluşlarının ortaya çıktığı görülmüştür. fakat kurumsal olarak baroların ortaya çıkışı cumhuriyet ile birlikte olmuştur.

kısa tarihsel bilgiden sonra avukatlıkla ilgili birkaç kelam edelim. önce şunu söyleyelim. halihazırda hukuk sisteminde avukatlık vazgeçilmez bir unsurdur. bu hem sistem olarak hem de sistemsel çarpıklıkların ortaya çıkardığı sonuçlar açısından böyle. avukat herkese lazımdır, herkese muhakkak lazım olur, her an herkesin avukata işi düşebilir.

avukatlık çok enteresan meslektir. kimseye yaranamazsınız. adamı ipten alırsınız yine de yaranamazsınız. ne müvekkile ne karşı tarafa ne hakime ne savcıya ne de memura yaranamaz avukat. avukat kısaca kimseye yaranamayan insandır :) avukata saygı özellikle son zamanlarda ortadan kaybolan bir şey.

avukatlık hem kamu görevlisi hem de serbest meslek niteliğinde bir meslektir. bu hususlar avukatlık kanununda izah edilmiş.
1136 sayılı Avukatlık Kanunu md. 1 ve 2:
''Avukatlığın mahiyeti:
Madde 1 – Avukatlık, kamu hizmeti ve serbest bir meslektir.
(Değişik ikinci fıkra: 2/5/2001 - 4667/1 md.) Avukat, yargının kurucu unsurlarından olan bağımsız savunmayı serbestçe temsil eder.
Avukatlığın amacı:
Madde 2 – (Değişik birinci fıkra : 2/5/2001 - 4667/2 md.) Avukatlığın amacı; hukuki münasabetlerin düzenlenmesini, her türlü hukuki mesele ve anlaşmazlıkların adalet ve hakkaniyete uygun olarak çözümlenmesini ve hukuk kurallarının tam olarak uygulanmasını her derecede yargı organları, hakemler, resmi ve özel kişi, kurul ve kurumlar nezdinde sağlamaktır.
Avukat bu amaçla hukuki bilgi ve tecrübelerini adalet hizmetine ve kişilerin yararlanmasına tahsis eder.

toplumda avukatlar hakkında pek çok yanlış bilgi var. galat-ı meşhur olmuş çok sayıda bilgi mevcut. özellikle son zamanlarda yayınlanan muhtelif dizi ve filmlerde yer verilen avukat karakterleri üzerinden ve ayrıca daha önemlisi hukuktan bihaber toplumumuzda yanlış anlamalar ve ön yargılar sebebiyle bu galat-ı meşhurlar ortaya çıkmış ve halen derinleşerek devam etmektedir.

yapılan en önemli yanlışlardan biri belki de birincisi avukat ile müvekkilinin özdeşleştirilmesi. avukat ücret karşılığı hukuki hizmet sağlayan bir kamu görevlisidir. ücretini alarak her türlü dava ve hukuki işi uhdesine alabilir. bu durum avukatın müvekkiline şahsıyla birlikte bir bütün olarak onun eylemlerine iştirak ettiği anlamına gelmez. misal; a şahsı b şahsını öldürüyor. a şahsı filanca mahkemesinde yargılanıyor. c şahsı avukat olarak a şahsının müdafiiliğini ücret-i mukabilinde üstlenmiş. bu olayda c şahsı cinayeti değil cinayetten yargılanan sanığın yasal haklarını savunur. c şahsı, a şahsının öldürme fiili ile alakası bulunmayan masum, ücreti karşılığında ekmek parasını kazanmaya gayret eden bir kamu görevlisidir. c şahsı a'nın suçuna iştirak etmediği gibi avukatlığını üstlenmiş olması onun bu fiili onayladığı anlamına gelmez. savunma hakkı kutsaldır ve herkesin (suçu-eylemi ne olursa olsun) savunma hakkı vardır. adil yargılanma hakkı herkesin tabi bir hakkıdır. dolayısıyla avukat bunu temin eden en önemli unsurdur. bu sebeplerle müvekkili ile avukatı özdeşleştirmek büyük cahilliktir. bunu yapmayınız.

diğer yanlış ise avukatların çok ve haksız yere para kazandığı algısıdır. bugün itibariyle hukuk fakültelerinin sayısı neredeyse 100'e yaklaşmış. her yıl yaklaşık 20 bin hukuk mezunu var. Türkiye' de 81 baroya kayıtlı avukat sayısı 144 bin civarında olduğu söyleniyor (bu akp'nin marifetidir, her şehre hatta bazı ilçelere üniversite kurulmasının bir yansımasıdır). dolayısıyla bugün itibariyle rekabetin en ağır bastığı iş kollarının belki de birincisidir. bu ortamda avukatlık kazançları zaten bir hayli düşmüş olup çok sayıda meslektaşımız geçim sıkıntısı yaşamaktadır. son yıllarda yaşanan avukat enflasyonu sebebiyle ve başka diğer etmenlerden kaynaklı olarak avukatların çok para kazandığı iddiası tamamen yanlıştır. öte yandan avukatın hak etmediği ücretleri talep ettiği algısı da tamamen hatalıdır. en basit dava bile bugün itibariyle 2 yıl sürer. bazı davaların 8-10 yıl sürdüğü düşünüldüğünde avukatın çalışmasını emeğini mesaisini bir nebze anlamış oluruz. dolayısıyla avukatlık ücretleri bugünkü piyasa koşullarında belki en az artış yapılan alandır. yani avukatınızla kurbanlık pazarlığı gibi pazarlığa girişmeyin avukatın canını sıkarsınız, kafanızda sizi 'cimri müvekkil, cahil insan' diye tanımlar ve ona göre muamele görürsünüz. ayrıca insanların avukatın ücretine neden bu kadar takıldıklarını anlamak güç. neticede bu profesyonel bir meslek dalı. saygın ve son derece önemli. avukatların hiçbir meslek dalının kazancı ile ilgili olumsuz bir tavır takındığını görmedim. fakat tersine çokça şahit olduk oluyoruz. avukat hak ettiğini elbette kazanacak.

avukat, müvekkilin -hukuk çerçevesindeki- talimat ve istekleri ile bağlıdır. kafasına göre iş yapamaz. kafasına göre beyanda bulunmaz. örnek adam karısından boşanmak istiyor. hiçbir avukat sen boşan veya boşanma demez. boşanmak isteyen adamın davasını bildirdiği yönde açar. boşanma davalarında sıkça rastlanan durum erkek veya kadın boşanmak istediği eşi ile sonradan barışır fakat dava başlangıcında söylediği boşanma sebepleri sonradan kafasına dolanmış :) . diyor ki eşine ''efendim bunları sana ben söylemedim'' öyle mi karıcığım/kocacığım, ''peki kim söyledi'' ''avukat öyle yazmış''. böyle bir şey olmaz laa :). avukat nerden bilsin senin eşinle ne yaşadığını yanında mıydı. avukat müvekkilin yaşadığı olayları hukuki veçheleri ile ve hukuki bir dille yazılı beyana döker müvekkilinin söylemediği hiçbir şeyi dilekçeye yazmaz.

avukatlık türkiye'de bugün itibariyle can çekişen bir meslek dalıdır. bu hem sistemden hem de bazı avukatların çapsızlığından kaynaklanıyor. elbette ağırlıklı olarak yukarıda bahsettiğimiz avukat enflasyonundan kaynaklanıyor. barolar da maalesef etkin ve yeterli tedbirleri almıyor (neden çünkü tbb başkanlığını işgal eden zatın osman kavala ve selahattin demirtaş'ı savunmak gibi daha mühim işleri var).

hukuk fakültesi 1. sınıfta -illa ki- sorulur. mezun olunca ne olacaksınız. 200-300 kişilik amfiden sadece 1-2 kişi avukat olmak ister. ama mezuniyetten sonra 200 kişilik kontenjandan 195'i avukat olur :). bu iş böyledir. avukat olmak isteyen de olur istemeyen de olur. o yüzden gençler sakın laa. sakın hukuk filan yazmayın olum. gençliğinize yazık etmeyin (babası zengin olanları ayırıyorum, siz yazın kardeşim size her bölüm mübah). vallahi sürünürsünüz. aman aman :)

her şeye rağmen hukuk herkese lazım. yetkin, dürüst, namuslu, adil hukukçularımıza ihtiyacımız var. hukuk ve adaletin tecelli ettiği günleri görmek dileğiyle tüm avukat meslektaşlarıma sevgi ve saygılarımı sunuyorum. avukat olmayanlara da sunuyorum :)




hosting

mad
Hosting, internet üzerinde bir web sitesinin veya uygulamanın barındırıldığı bir bilgisayar sunucusunun hizmetidir. Web sitesi veya uygulama, hosting hizmeti sunan bir şirketin sunucularına yüklenerek internet kullanıcıları tarafından erişilebilir hale gelir. Hosting hizmeti, web sitelerinin ve uygulamaların kesintisiz bir şekilde çalışmasını sağlamak için gerekli olan yüksek hızlı internet bağlantısı, yedekleme sistemleri ve diğer teknik altyapı hizmetlerini içerir.

sadakatsizlik

sivri
birine, bir gruba, bir işe veya bir söze verilen sadakatin, bağlılığın, güvenilirliğin veya bağların ihlal edilmesi veya çiğnenmesi anlamına gelir. Sadakatsizlik, genellikle yanıltma, hile yapma, ihanet etme, yalan söyleme veya sözünden dönme gibi davranışlarla ilişkilendirilir.

kur'anı güzel okuma yarışması

bulut bey
Şimdilerde bir kısım zatı muhteremin yaptığı utanç verici program. Bu program ortada bir türk gücünün olmadığının açık ispatı. Adamlar popstar gibi yarışma yapıyor kur'an adı altında. Hem de trt'de.

Millet birçok şeyi umursamıyor. Gözünün önünde yaşananlara çıt yok. Bu programı kimler ne için nasıl tertipliyor. Niçin bir kısım zevat Müslümanlarla dalga geçme işini bu kadar kolay yapabiliyor.

Allah akıl fikir basiret feraset versin.

ecdat

sivri
"atalar, dedeler, büyükler" anlamlarına gelir. Bu kelime genellikle tarihi veya kültürel bağlamda kullanılır ve geçmişteki büyüklerine atıfta bulunurken sıkça kullanılır. (bkz: ecdad)

"Anadolu İhtilali" adlı eserde, yazar Yusuf Akçura
şu cümleyi kullanmıştır: "Ecdadımızın kılıcı, bizim aklımız, ilimiz, fikrimiz ve düşüncemizdir."



tip

bulut bey
Açılımı Türkiye işçi partisi. Sosyalist olduğunu iddia eden parti günümüzde marjinal bir yapıda. Hdp ile ittifak kurdular son olarak.

Ağızlarında mütemadiyen "hesaplaşacağız" tehdidi. Bunlar akp ile filan değil Türkiye ile hesaplaşma peşinde.

Söylemlere ve eylemlere bakıyoruz. Hdp ile ittifak. Ne alakası var sosyalistliğin kürtlükle. Dahası da var ermeniler rumlar ve sair azınlıklar için eşitlik diyor. Ne alakası var bunun emekçilikle. Ermenilerin hakkını savunuyorsanız taşnak partisi kurun Türkiye işçi partisi adı altında bu işleri yapmayın değil mi. Ama yok olmaz. Adam ermeni milliyetçiliğini gizliden yapmalı yoksa başarıya ulaşamaz.

Söylemlere eylemlere tekrar bakıyoruz. Lgbt diyor. Ne alakası var sosyalistlikle bunun. Dünya sistemi bugün lgbt'yi dayatıyor değil mi. Kim bunlar. Kapitalizmin babaları. Eee. Sosyalistiz diye ortada dolaşan zevat da aynı çizgide. Enteresan değil mi. Değil. Ne demiştik siyaset başlıklı yazımızda. Hepsi aynı. Patronları belli. Dünya sistemi gerçek bir sosyaliste izin vermez. Ama lgbt savunan çakma sosyaliste alan açar hem de sonuna kadar.

Mehmet ali aybar'ın Türkiye işçi partisine bakalım. Bir de bugünkü tip'e. Erkan baş barış atay falan filan. Mehmet ali Aybar'ın Anadolu sosyalistliği nerede bu zevatın küreselci ve Türkiye'ye hasmane tutumu nerede. Nereden nereye. Türkiye'de sosyalistliğin geldiği nokta. Adam islam düşmanı. Türkiye ile hesaplaşma peşinde. Ne diyor. Ben sosyalistim. Değilsin. Sen islam düşmanısın, Türkiye'ye hasımsın. Başka da bir şey değilsin.



insaf

hafiz
insaf arapçada ''nısf'' kökünden gelir.bu da ''yarı'' veya ''yarım'' demektir.
demek ki insaf kelimesi bir şeyi tamamen karşı tarafa yüklemek değil meseleyi karşı tarafıyla birlikte düşünmektir. kısaca meselenin sadece tek tarafını değil, iki tarafını da bütünüyle görmeyi,düşünmeyi sağlayabilmektir.buna ''ölçülü tenkid''de diyebiliriz.

ya amerikalısın ya da türksün

bulut bey
bu söz ismet özel'e ait. muhtelif siyasi, toplumsal ve tarihi vecheleriyle ispatlanmış bir sözdür. bugün dünyada insanların önünde iki seçenek var. ya amerikalı olacak. ya da türk. başka bir yol yok.

bugün türkiye'de ortada dolaşanlar, öne çıkanlar kim. bunu iyi tahlil etmemiz lazım. bunlar amerikaya bel bağlamış kişiler mi. yoksa bir türk gücünü arzulayan, istiklal hedefini benimseyen kişiler mi. türkiye'de türklüğün ne olduğunu, amerikalılığın ne olduğunu kaç kişi biliyor. bunlar üzerinde düşünülmesi gereken hayati konular. fakat bugün itibariyle türkiye'ye hiçbir yararı olmayan sun'i güncel siyaset tartışmaları ile milletin zihni tesir altında bırakılmaya devam ediliyor.

Allah akıl fikir basiret ve feraset versin.

siyasetteki ciddiyetsizlik

bulut bey
Siyaset ciddi bir iştir. En azından öyle olmalıdır. Aldığınız kararlar, takındığınız tutumlar, yaptığınız işler koskoca bir devleti milleti ilgilendiriyor. En basitinden bir siyasi partinin bir ilçe başkanlığı bile ciddi bir iştir. Çünkü Türkiye'de bırakın popüler partileri ismini cismini hiç duymadığımız - tabela partileri diye anılan- siyasi partilerin bile binlerce seçmeni sempatizanı var.

Peki siyasete bakalım. Ciddiyet var mı yok mu. Örnekler üzerinden gidelim. Neticede bu yüksek lisans tezi değil :). Bir sözlük yazısı :). Siyasetin ciddiyetsizliğini ciddi bir lügatte pekala tartışabiliriz. Çünkü burası pekala çoğu yere göre çok daha ciddi bir ortam.

Bu ülkede dombra müziğinden seçim şarkısı yapıldı mı. Şivan perver devlet ricaline ibrahim tatlıses ile birlikte konser verdi mi. Evet.

Bu ülkede bazı siyasiler dans ediyor mu. Evet hem de çok güzel.

Z kuşağı diye tasnif ettikleri kesime hoş görünmek adına bazı tuhaflıkları koca koca adamlar hiç utanmadan yapıyor mu. Evet bilfiil.

Bir cumhurbaşkanı adayı Starbucks'a gidip kahve içip beraberindeki bir kısım zat ile kalp işareti yapıp poz veriyorlar mı. Evet en afillisinden.

Hdp/pkk'nın 2014 cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki adayı medyada sazla sözle şişirildi mi. Evet baya uğraşıldı.

Bir ara akil adamlar yok muydu. Vardı. Hem de en akillerinden.

Bazı eski oyuncular tiyatrocular siyasetçi oldu mu. Evet. Tıpkı zelenski gibi. Ne yaptı zelenski ukrayna'yı. Gümletti.

Örnekler çoğaltılabilir. Daha çarpıcı ve trajikomik örnekler de bulunabilir. Meramımızı ifadeye kafi geleceği kanaatiyle örnekleri burada keselim. Kitabın ortasına gelelim.

Şirketler milletlere düşmandır. Dünya sistemi güçlü bir millet güçlü bir devlet istemiyor. İstemediği için de ciddi bir siyaseti tasvip etmiyor. Buna müsaade etmiyor. "Ben z kuşağı ortaya çıkardım siz de bunlar gibi yapın sakın haa ciddi filan olup da milli menfaat, milli şuur, milli kimlik gibi temayüller göstermeyin" diyor patronlar. Bunlar da "tamam abi ne demek" diyorlar. Mesele bu.

pkk

bulut bey
Dikkate şayandır ki siyasi hayatımızda dönem dönem mutlaka belli başlı siyasi parti yahut siyasi liderler pkk ya selam çakmıştır. Bu adeta kural gibi. Çok ilginç değil mi. Mesela Süleyman demirel yıllar önce 'kürt realitesini kabul ediyorum' demişti. Bu söz aslında pkk realitesini kabul ettim olarak da anlaşılabilir veya yorumlanabilir. Oysa türk pkk yı niye realite olarak görsün. Bir görüşe göre bu söz süleyman Demirel'e siyasi icazet sağlayan bir sözdür. Bu ayrı bir bahis. Yakın tarihe baktığımızda ise çözüm süreci isimli fecaati görürüz. Bu sürecin - sonunda hendek operasyonlarında- kahraman Mehmetçiğe ve özel harekatımıza kaç şehit verdirdiği hassasiyetle hatırlanmalıdır. Bugüne geldiğimizde ise chp ve ali babacan isimli şahsın pkk ya selamları gözümüze çarpar. Serok ahmet zaten bu selamı ömrü hayatı boyunca vermiş bir zattır. Onun kıratı budur. Alameti farikasıdır. Pkk ya selam vermek acaba icazet mi. Kimden icazet. Ne için icazet. Ne karşılığında icazet.
Ne mutlu türküm diyene ve de pkk ya selam çakmayana ve de pkk ya selam çakanları çok iyi bilenlere.

hırka

hafiz
bilindiği üzere tarikat adabında hırka giymek vardır.hırka giymenin veya giydirmenin kaynaklarımızda bazı rivayetler kaynak olarak alınmıştır.peygamber efendimizin enes b.malik,ka'b b. züheyr gibi sahabelerine hediye olarak hırka giydirmesi ve ehl'i beyt'ini abası altına alarak dua etmesi gibi rivayetleri delil teşkil ettiğini söylerler.

peki manası nedir?
dervişe şeyh tarafından hırka giydirilmesi,yolun manevi hallerinin kendisine emanet edildiğini sembolize eder.

mutasavvıflar hırkanın manevi tesiri üzerinde durmakla birlikte müridin yani talebenin diyelim güzel ahlak uğrunda çaba göstermeksizin,takva elbisesini giymeksizin hırka ile bir yere ulaşamayacaklarını ayrıca dile getirmişlerdir.yunus emre bunu şiirinde şöyle dile getirir;
Dervişlik dedikleri
Hırka ile taç değil
Gönlün derviş eyleyen
Hırkaya muhtaç değil

hırkanın derin bir manasını bir eserde okumuştum gerçekten hoşuma gitti
''hırka'' kelimesini oluşturan ''ha'' harfi haşyete, ''ra'' kelimesini rızaya, ''kaf'' kelimesini nefsi kahretmeye, sembolize eder.

emekli maaşları

bulut bey
emekli maaşları artacakmış. en düşük emekli maaşı 7.500 TL olacakmış. güzel. çok güzel. neden 10 bin lira olmadı da 7500 oldu. o da ayrı bir bahis. bu devletin parası kalmış mı da böyle arpalık gibi dağıtılıyor. nerede bu paranın karşılığı. önce eyt sonra emekli maaşına zam. milleti aylaklığa alıştırmaktır bu işler. akp'nin iktidara gelmesi ülkenin sosyal güvenlik sisteminin sağlıklı işlemesinden daha mı önemli. ondan sonra primlere zam geliyor. kim ödüyor bu primleri. vatandaş ödemiyor mu. uzaylılar mı ödüyor bu primleri. genç neslin ülkeden nefret etmesi için herşey yapılıyor. ama her şey. adaletsizlik, liyakatsizlik, adam kayırma, torpil... daha neler neler. bu ülkeyi kimileri yaşanmaz hale getirmek istiyor. kim için yaşanmaz hale getiriyorlar. türkler için. yoksa yabancılar bu ülkede çok güzel yaşıyor. gayrimüslim olup da müslümanım diye ortada dolaşan zengin kesim çok güzel yaşıyor. aman iyi yaşasınlar. türkler mi. hiç önemli değil türkler değil mi. zaten türk lafını duyunca adamlara bir haller oluyor. o yüzden türkler ne olmuş ne olmamış hiç önemli değil.

neumark ve türkler

hafiz
Osmanlının [türklerin]islamiyete hizmetlerine baktığımız zaman ne kadar çok hizmet ettiklerini görebiliriz.tarih meydanına çıkmış olan ve cihadı şiar edinen bir devleti görmemek için kör veya bir Türk düşmanı olmak lazımdır.Osmanlı türklerini zaferden zafere götüren güç ,ahlak, sabır ve cesaret, gibi meziyetler hep islami kaynaklardan geliyordu.
Bazı mısır ve Afganistan fikir adamlarının ecdadımıza düşmanlığı da bilinmektedir.iyisi de var kötüsü var ama kötü olan bu adamlar, peygamber efendimizi bile devre dışı bırakabilme cüreti göstermiş vehhabi zihniyetli kimselerdir.

bunun böyle olduğu batılı olan Alman profesör neumark şöyle söylemektedir;

Çok samimî itiraf edeyim ki, Avrupalılar, Türkleri sevmez. Kilisenin Türk ve İslâm düşmanlığı Hristiyanların hücrelerine sinmiştir. Çünkü sizler en az 400 sene sırtımızda ve ensemizde at koşturdunuz. Selçuklu ve bilhassa Osmanlı, İslâmiyet uğruna her şeyini feda etmeseydiler, İslâmiyet bugün belki sadece Hicaz'da varlığını devam ettirirdi. Kaldı ki, Vahhabiliği kuranlar da, İngiliz Dominyon Bakanlığının adamlarıdır. Batı her yerde İslâmiyet'i, sapık inançlara kanalize etti. Ama Osmanlı, Asr-ı Saadet'i devam ettirdi. Onun için faraza lâiklik şöyle dursun, Hristiyan olsanız da size düşman olarak bakmaya devam ederler. Sizler farkında değilsiniz ama onlar şu gerçeğin farkındadırlar: Tarihten Türk çıkarılırsa tarih kalmaz. Osmanlı arşivi tam olarak ortaya çıkarsa, bugünkü tarihlerin yeniden yazılması gerekir. Ve sizler gerçek hüviyetinize döndüğünüz an Avrupa'nın refahı ve medeniyeti yıkılır. Bu bakımdan sizi silâh ile yenemeyenler, sizleri kendilerine benzeterek hakimiyet sağlamaya çalışıyorlar..."

lgbt sapkınlıktır

hafiz
Allah kullarını 2 cins erkek ve kadın olarak yaratmıştır.hem dini hemde bilimsel olarak kanıtlanmış bir gerçekliktir.lgbt sapkınlığı Rabbimiz tarafından lanetlenmiş ve azaba müstahak olmuştur.lgbt yi desteklemek Allaha karşı gelmektir.Her ne olursa olsun neslimizi bu tür sapkınlıktan korumak için elimizden geleni yapmak her müslümanın görevidir.

firavun dedi ki

hafiz
Kasas sûresi'nin 38.ayetinde rabbimiz firavunun şöyle dediğini bizlere bildirir; firavun dedi ki:" Ey önde gelenler ,sizin için benden başka bir ilâh olduğunu bilmiyorum."
Şimdi ayetinin tefsirine gelelim nasıl anlamalıyız günümüz siyasetiyle ilişkisi nasıl,acaba benzerlik var mı ?

Firavun bununla kavminin,yer ve göklerin yaratıcısı olduğunu kastetmiyordu,kastetmiş de olamazdı.çünkü böyle bir şey ancak bir deli tarafından ortaya atılabilirdi.çünkü kendiside bir çok tanrıya ibadet ettiğini kuran bize söylüyor."firavun kavminin ileri gelenlerine şöyle dedi:"Musa ve ve Ona inananlar ülkede karışıklık çıkarsınlar ,seni ve ilahlarını geçersiz kılsınlar diye mi ülkede serbest bırakacaksın? [Araf 127] dolayısıyla firavun kendisi için ilâh kelimesini kullanırken bunu zaruri olarak yaratıcı ve gerçek ulûhiyet sahibi anlamında değil,tartışmasız ve yüce iktidar sahibi anlamında kullanmıştı.bu azmış kafirin demek istediği şuydu:"bu mısır ve ülkesinin sahibi benim.tüm emir ve yasakları teşriî kaynağı ancak benim dediklerim kabul edilebilir.benden başka hiçkimse emir vermeye yetkili değildir.musa kim oluyor haşa! "Diye sorması bundandır.

Meseleyi şöyle ele alırsak, firavun'un durumu peygamberler tarafından getirilen ilahi kanundan bağımsız olarak siyasî ve hukukî hakimiyet iddiasında bulunan devletlerin durumundan hiç de farklı değildir.bu devletler kanun koyucu,emir ve yasakları belirleyici olarak ister bir kral görsünler, ister millet iradesinin ülkenin,Allah'ın koyup peygamberlerin tebliğ ettiği kanun ile değilde kendi kanunlarıyla yönetilmesi durumuna müncer olduğu sürece ,firavun'un durumuyla kendilerininki ile arasında hiç fark yok demektir. Kısaca Allah'ın indirdiği Kuran-ı Kerim 'i bi tarafa koyup kendi elleriyle yapmış olduğu ve topluma uygulatmaya zorladığı veya kabul ettirdiği sürece kim olursa olsun ister devlet ister devlet reisi isterse millet ,firavun gibi ilah iddiasında bulunmuş demektir.firavun "ilâh" kelimesini kendisi için kullanmıştır,ancak bu devletler "hakimiyet" kelimesini de aynı anlamda kullanmaktadırlar.
Allah korusun.

Peki bunu kabul etmeyen ve gücü yetmeyen sorumlu olur mu ?
Elbette hayır,Allah kimseye kaldıramacağı yükü yüklemez.rabbimiz bizim mücadelemizi görecektir.yeter ki herşeyimizle İslamı her yerde yaşamaya gayret edelim sadece islamı camide yaşamayalım; ekonomide,ticarette,siyasette, ailede,heryerde Allah'ın rızasını kazanmaya çalışalım.biz seferden sorumluyuz,zafer Allah'tandır.

türk'ce lugat


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir mecra ve bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin ?

üye ol